Lügatler :
âyet-i kübrâ : en büyük delilâzamî : en fazla, en kapsamlı
burhan : güçlü delil, sarsılmaz kanıt
cihet : şekil, yön
cilve : görüntü, yansıma
ekser : çoğunluk
fehm : anlayış, kavrayış
feyz : ihsan, bolluk, bereket
gayet : son derece
hakikat : doğru, gerçek
hüccet : güçlü delil, sarsılmaz kanıt
ıslah : düzeltme, iyileştirme
ifade-i meram : maksadı ifade etme
ihata etmek : kuşatmak, kapsamak
ihtar : hatırlatma, ikaz
ihtiyar : dileme, seçme, irade
iktifa etmek : yetinmek
irade : dileme, tercih
İsm-i Âzam : Cenâb-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı
işkâl : güçleştirme, zorlaştırma
mazhar : erişme, nail olma
mukaddemât : önsözler, başlangıçlar
muvafık görme : uygun görme
müsvedde : karalama, temize çekilmek üzere yazılan ilk nüsha
müşahedat : gözlem, görülen şeyler
risale : mektup, küçük çaplı kitap
sair : diğer, başka
suret : biçim, şekil
şuâ : bir ışık kaynağından çıkan ışık telleri
tanzim : düzenleme, düzene koyma
telâkki : anlama, kabul etme
tevhid-i hakikî : araştırarak, delilleriyle Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etme
Ana Sayfa | Risale-i Nur Külliyatı
| Şualar | Yedinci Şuâ
Yedinci Şuâ
Mühim bir ihtar ve bir ifade-i meram
Bu ehemmiyetli risalenin, herkes herbir meselesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat, eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil; belki, elleri uzun olanların hisseleri de var.
Bu risalenin fehmini işkâl eden beş sebep var:
Birincisi: Ben kendi müşahedatımı kendi fehmime göre ve kendim için yazdım. Sair kitaplar gibi başkalarının fehmine ve telâkkisine göre yazmadım.
İkincisi: İsm-i Âzam cilvesiyle tevhid-i hakiki âzamî bir surette yazıldığından, meseleleri hem gayet geniş, hem gayet derin ve bazen çok uzun olduğundan, herkes birden ihata edemez.
Üçüncüsü: Herbir mesele büyük ve uzun bir hakikat olması sebebiyle, hakikatı parçalamamak için bazen bir sahife veya bir yaprak, birtek cümle olur. Birtek delil hükmünde çok mukaddemat bulunur.
Dördüncüsü: Ekser meselelerinin herbirisinin pek çok delilleri ve hüccetleri bulunduğundan, bazen on, bazen yirmi delili birtek burhan yapmak cihetiyle mesele uzunlaşır; kısa fehimler kavramaz.
Bu ehemmiyetli risalenin, herkes herbir meselesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat, eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil; belki, elleri uzun olanların hisseleri de var.
Bu risalenin fehmini işkâl eden beş sebep var:
Birincisi: Ben kendi müşahedatımı kendi fehmime göre ve kendim için yazdım. Sair kitaplar gibi başkalarının fehmine ve telâkkisine göre yazmadım.
İkincisi: İsm-i Âzam cilvesiyle tevhid-i hakiki âzamî bir surette yazıldığından, meseleleri hem gayet geniş, hem gayet derin ve bazen çok uzun olduğundan, herkes birden ihata edemez.
Üçüncüsü: Herbir mesele büyük ve uzun bir hakikat olması sebebiyle, hakikatı parçalamamak için bazen bir sahife veya bir yaprak, birtek cümle olur. Birtek delil hükmünde çok mukaddemat bulunur.
Dördüncüsü: Ekser meselelerinin herbirisinin pek çok delilleri ve hüccetleri bulunduğundan, bazen on, bazen yirmi delili birtek burhan yapmak cihetiyle mesele uzunlaşır; kısa fehimler kavramaz.
aaaaaaaaa
Önceki Risale: Altıncı Şuâ / Sonraki Risale: Dokuzuncu Şuâ